top of page
Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

OSAKA 大阪 "Gezme ve Japon usülü yeme içme rehberi"

Güncelleme tarihi: 29 Kas 2019


     Osaka Japonya gezinizde mutlaka yolunuzun düşeceği yerlerden bir tanesi. Bunun bir kaç sebebi var birincisi Nara kentine olan yakınlığı ki Nara yazısını okuyunca burasının n kadar gezilesi bir yer olduğunu anlayacaksınız. İkincisi buraya gelmeden Japan Rail Pass (JRP) kartı aldıysanız bineceğiniz trenler ancak buraya kadar geliyor. Burada aktarma yapmanız gerekiyor. Eğer bu kartı almadıysanız çok yazık olmuş hem üç katı para vereceksiniz hem de bu kartı vaz geçip bu ülkede alma şansınız yok. Bu bakımdan çok dikkatli olmanızı öneririm. Üçüncü sebep ise eğer et merakınız varsa Cobe etini yemek olabilir. Dördüncü nedense Osaka kendi başına bir yeme içme merkezi. Japon mutfağının kalbi burada atıyor.



    Başlamadan bir konuyu daha netleştirmemiz gerekir. Osaka kendisi 2,5 milyon nüfusu olan bir kent ama çevresindeli yerleşimlerle İstanbul kadar nüfus var. Burası Japonya çok fazla bir nüfus yoğunluğu var. Çok sıkışık alnada baş döndürücü bir yoğunluk var.


Shin Umeda Binası

    İki büyük gökdelen arasına gökyüzüne asma bir yapı ile birleştirilmiş. Özellikle akşam üzeri veya gece çıkmanızı öneririm. Osaka kentini gece inanılmaz manzaralar eşliğinde görme olanağınız olacak. Burayı kaçırmayın mutlaka çıkın.




      Shinsaibashi

      Osaka'nın merkez çarşısını oluşturan 1.7km uzunluğunda bir cadde. Shinsaibashi metro istasyonunda inin ve aynı isimli alışveriş caddesini bulun. Ana cadde daha aristokratik mağazalara ver veriyor, Apple, Hard Rock Cafe gibi. Siz bir arka sokağa gideceksiniz.



    Osaka ölçeğinde bir kentte çok fazla çekim merkezi var. Ancak burası renkli ve çok hareketli olduğunu belirtmeliyim. Uzun bir cadde ve çevre caddelerle beraber bir mahallenin tamamı çarşı haline gelmiş. Amanın ne çarşılar ve dükkanlar ve ne yemekler bunu abarttığımı düşünebilirsiniz ama görünce hak verirsiniz. Japonların tipik güneş, yağmur ve hastalık korkuları yüzünden sokağın üzeri kapatılmış. Bizdeki kapalı çarşı havası oluşmuş.



     Size önerim caddeyi kuzeyden güneye kat etmeniz. İlk bölümleri alışveriş, eğlence, orta bölümleri yemek son bölümleri ise teknoloji üzerine siz ilgi alanınıza göre zaman ayırın. Hiç alışveriş sevmezseniz bile sizi oyalayacak çok uyaran var ve yemek bakınma derken yaklaşık yarım gününüzü alacak burası. Eğere 15:00 gibi gelirseniz akşam yemeği sonrası dönme şansınız olur.



    Soemon cho

    Shinsaibashi caddesinin sonunda Osaka'yı yemek merkezi yapan bir bölge. Amanın ne yemekler ve ne acayip şeyler. Aşırı renkli ve hareketli bir bölge burası. Sadece fotoğraf çekseniz yazık olur bence, kamera lazım buralara neyse getirmediyseniz cep telefonu ile çekersiniz. Madem ki yemeklerin baş kentine geldik sizi sıkmadan bir kaç Japon yemek kültürü ve yemeği tarif edeyim.



     Özellikle Kaiten Zushi adlı restoranlara bayılacaksınız. Aslında bu bir tarz, bir yürüyen bant üzerinde yemekler geçiyor önünüzden siz denem istediğinizi alıyorsunuz ve tabi ki hepsinin fiyatı da üzerinde yazıyor. Bu bölgede bu tarzda çok restoran var. Hem yemesi hem de atmosferi oldukça keyifli gibi görünüyor. Bir kısmında da siparişi verince kayan bir bant üzerinden sizin siparişiniz geliyor. Japonlar yemek işini de bilgisayar oyunu gibi yapmışlar.

Chopstick (Hashi) önce bundan başlayalım Japonlar aslında buna “Hashi” diyorlar. Adamların her şeyi farklı. Ama bizim ülkemizde herkes, yemek yerken kullanılan çubuklara “Chopstick” dediği için, başlığı bu şekilde yazayım dedim. bildiğiniz yemek yenen çubuk.

    Japonlar için her şeyde olduğu gibi, yemek yeme kültüründe de saygı ve adap önemlidir. Yemek yerken, höpürdeterek yiyebilirsiniz. Bu, yemeğin ne kadar lezzetli olduğunun göstergesi olarak kabul edilir. Hashi yani Chopstickleri kullanırken ise ; birbirinize hashi ile yemek vermeyin. Bir şey ya da birisini hashiyi kullanarak işaret etmeyin. He birde eğer Japon birisi ile yemek yiyorsanız, herkes masada olmadan yemeğe başlamayın demişler.


    Japonya’da ne yenir ?

    Suşi

    Önce burdan başlayalım. Şimdi. Adamların toprakları yok. Haliyle denize açılmışlar. Civardaki verimli okyanuslarda avlanmışlar. Bu balıkları da yemeklerinde kullanmışlar. İşte bu bolca tükettikleri bu suşi ise, pirinç sirkesi ve şeker ile tatlandırılmış haşlanmış pirinç (şari) üstüne veya içine balık, diğer deniz ürünleri veya sebze gibi malzemeler (neta) konarak servis edilen bir yemek türü. Evet. Bildiğiniz çiğ balık özünde. Tadanlar wasabi sosu unutamazlar, tatmayanlarda sanırım bu gezide tadacaklar. Suşinin olmazsa olmazlarından. Yanında acı turp ile macun gibi yaptıkları yeşil wasabi sos pek güzelmiş sevdim derseniz bunun sebzelerinin kurularını her yerden almak mümkün. Hani biraz gıcık olduğunuz bir kişi varsa buradan hediye olarak alabilirsiniz.



Okonomiyaki

     Ama bilin ki burası suşi şehri değil. Bu şehirde Okonomiyaki yiyeceksiniz bu çeşitli malzemelerden üretilen bir çeşit Japon gözlemesi gibi. Ancak malzemeler harcın içinde pişiyor, sonunda bazlama gibi bir görüntüsü oluyor ve üzeri değişik soslarla süsleniyor. Bunu da her restoranda pişirmiyormuş arayacaksınız yani. yapılırken izledim etli, karidesli bir sürü değişik tipleri var nefis bir yemek. Bazı restoranlarda masanızda pişiriyorlar. Ne yapın edim bu kentten okonomiyaki yemeden ayrılmayın üzürürsünüz.



    Takoyaki

Ahtapottan yapılmış toplar.Ama ahtapot deyip geçmeyin içine bir sürü malzeme giriyor. Bir de pişirme seremonisi var ki o çok eğlenceli. Acayip değişik malzemelerle süsleyip sunuyorlar. Buraya özgü bir yiyecek 4-6-8 taneli toplar şeklinde satılıyor alıp denemelisiniz çok farklı ve çok lezzetli. Bunu yürüyüş sırasında elde de yiyebilirsiniz. Başka şehirlerde de yedim en lezzetlisi buradaydı.



   Taiyaki

   Bir çeşit Japon tatlısı. Ben krepe benzettim ama japon usulü waffle olarak yazılmış genelde. Normalde yani geleneksel olanı bir el büyüklüğünde balık şeklinde ve içi tatlı kırmızı fasülyeli olanları. Başka çeşitleride var ama Japon tatlılarının şöyle bir sorunu var tatlı değiller. Size tavsiyem Japonya'da pek tatlı işine girmeyin. Yani tatlı olmayan tatlılar seviyorsanız tam aradığınız ülkedesiniz.


   Noodle (Erişte): Tüm uzakdoğunun en meşhur yemeği. Erişte hamurunun, kibrit çöpü ebatlarında kesilmesi sonucunda oluşan bir makarna. Genelde sebzeli, deniz mahsullü veya etli servis ediliyor. Genelde bir saç üzerinde pişirip üzerine yumurta, bir takım soslar ve bazen de et ve tavukla yiyorlar. Bir kez deneyin bu yemeği Tokyo'da da güzel yapıyorlar.

   Udon : İşin özeti ; yukarı da anlattığım noodle’ın kalın hali. Ben kalın olanını daha çok sevdim. Bu konuda endişe duymayın bunu yapan yerlerde adım adım sorarak sizin noodle tarzınızı belirliyorlar. Ama Japonya'da noodle yemeden olmaz bir kez yemelisiniz.

  Ramen : Aslında Çin kökenli olan bu yemek, çorba içinde sunulan eriştenin Japon mutfağındaki adıdır. Japonya’da çok ama çok meşhurdur. Udon’dan en önemli farkı ise eriştenin daha ince oluşudur.Taktir edersiniz ki içine konan et, sebze ve tavuk türlerine göre bir sürü çeşidi var. Ama bu üç yemek biri birinin çeşitleri gibi kafanız netleşsin diye böyle açıklamak istedim.



    Yakitori

    Bildiğiniz mangalda soslu şiş tavuk eti. Ancak biraz pahalı o yüzden ben yemedim. Yiyenler bizim tavuk şişten anlamlı bir fark bulmamışlar sanırım adı biraz daha havalı o kadar.



   Şabu şabu: Kendin pişir kendin ye tazı bir yemek. Bizde eti getiriyorlar ve sizde közün üzerinde kendiniz pişiriyorsunuz. Bu da işte aynı mantıkta. Ama bu sefer ızgara yerine, kaynayan bir su var. Çok ince dilimlenmiş etleri, içerisinde farklı sebzelerin ve peynir gibi şeylerin olduğu kaynayan suya batırıp çok az bekletiyorsunuz ve haşlanan eti, yanında gelen soya sosu gibi farklı soslarla beraber yiyorsunuz. Fantezi bir yemek ben denemedim ama tadının çok güzel olduğu belirtilmiş.



     Dango ise bir çeşit Japon usulü pirinçli atıştırmalık tatlı. Şişlere dizili olarak sıcak servis ediliyor. Bu yemeklerin hepsinin resimlerini koyacağım bakarak neye benzediklerini tahmin etmeye çalışın. Tripadvisorda Japonya'nın en lezzetli ayak üstü atıştırmalığı seçilmiş dango. Bizim lokmanın pirinçli ve az tatlısını hayal edin işte ola benziyor.




    Maki Pirinç ve içine konan farklı malzemelerin deniz yosunu ile sarılıp, dilimlere ayrılmış hali. İçerisinde genelde balık olmadığı için sebze yemek istediğinizde düşünebilirsiniz. Vejeteryan veya et sevmez kişilerin tercih edebileceği bir yiyecek. Sandviç veya puaça boylarında olan makilerde var. Marketlerde veya 7 eleven dükkanlarında var alıp gezerken de tüketebilirsiniz.




     Sashimi yani saşimi, sadece balığın çiğ olarak servis edilmiş halidir. Bu aradaki farkı unutmayınız. Suşiden en önemli farkı, tek başına, yanında soya, sebze veya pirinç gibi başka hiç bir şey olmadan sunulan hali. Yani çiğ balığın dibi diye özetleyebiliriz.



    Tempura Genelde çoğu insan bunu karides olarak bilir. Ama özünde, çok hafif bir kızartma tekniğiymiş. Deniz mahsulleri veya sebzelerin kızartılması çeşitleri yapılıryor. Önceden ısıtıp ani soğutma ve kızartma gibi aşamalarla çok leziz olduğunu bizzat denedim. Karidesli, deniz ürünlü ve sebzeli olanı çok güzel.




   Bu kadar yemek yeter bunlar benim ilk planda gözüme çarpanlar ama yeme çeşitliliği ve görsellik baş döndürücü. Lezzetleri nasıl derseniz ona da siz orada karar verirsiniz. Benim yazdıklarım ve resimlerim yeterli gelmezse teknolojiye meraklı Japonlar sayesinde hemen her şeyin videosu var internette. Arzu ederseniz yapılışlarını da izleyebilirsiniz.

    Bu ülkede kötü restoran ya da kötü yemek yok. Hele ki pis restoran asla yok o yüzden bakın dışarıdan, gözünüze güzel görün restorana direk dalın size garanti verebilirim.


     Dotomburi

     Çok yemek konuştuk biraz konu dağıldı, hatırlayacak olursak Shinsiabashi adı verilen Osaka'nın en hareketli caddesinde bir buçuk kilometre kadar yol yaptık.



      Yemekçiler, takıcılar, casinolar, mangacılar tam bir renk cümbüşü gibi renkli ve üzeri kapalı bir cadde bizi biraz yordu ve ayaklarınız biraz uyuşturmuş olacaktır. Yemek de yediyseniz biraz enerji gelmiştir.



     Öyleyse gezmeye devam edelim caddenin bir kanalın üzerinden geçtiği noktada yuvarlakça bir köprü konumlandırılmış. Bu nokta insanların buluşması için randevu noktasıymış. Kanal boyunca binaların vitrinleri anormal bir görsel renklilikte ve canlılıkta dekore edilmiş. Daha önce Akihabara'yı görmüş olanlarınız için şok edici olmayabilir. Ancak burasının insanı uyuşturup hipnotize edici bir canlılığı var Dotomburi'nin. Kanal boyu kısa bir yürüyüşle gidip karşısından geri gelin belki bir kahvesini içme şansınız olacak. Bu noktada pes ederseniz dönebilirsiz yada devam edelim.



    Namda

    Nara kentinin olağan üstü gelenekselliğinden sonra Shinsaibashi ve Dotomburi'nin aşırı renkli hali size nasıl gelecek tam kestiremiyorum. Yorgunluk durumunuzla da ilgili öngörülerimin de bulanıklaştığı ve belirsizleştiği bir noktadayız. Eğer yorgunluktan bitmedi iseniz artık Namda ya da Osakanamda'dayız. Aslında yer yüzünde köstebeklerin en yakın akrabalarının Japonlar olduğunu bu gezide fark ettim. Şimdi bu cümle size inanılmaz gelecek ama Namda Osaka'nın ana alışveriş çarşısı. Yani kaç sayfadır sen bize bitmek bilmez çarşılardan bahsediyorsun da biz anasına ancak mı geldik? Diye soracak olursanız, ancak evet diyebilirim. Ancak burası aktivasyon, yeme içme ve eğlence çarşısı değil oraları gezdik. Burası yer altı alışveriş çarşısı, aman ne çarşılar ne büyüklük. İnanın bana insan küçük dilini yutar. Siz buraları gezmeye bilirisiniz. Çok yorulduysanız ve başka bir gününüz daha varsa bir akşam da gelebilirsiniz.



     Nipponbashi

    Namda'yı gezdik biz hala ölmedik diyorsanız Nipponbashi elektronik çarşısı belki biraz hızınızı kesmeye yetecektir. Ancak hemen belirteyim bu çarşı her yönüyle Akihabara'nın gölgesinde kalmış bir yer. Ne kadar çok yer yazdı diye aklınızdan geçiriyorsanız bu kentin İstanbul kadar olduğunu aklınızdan çıkarmayın derim.

    Birine Japonya için bir tavsiyede bulunursanız Osaka için gördüğüm en güzel Akvaryumlardan bir tanesi olan Kaiyukan akvaryumunu mutlaka görmesini söylemelisiniz. İçerisinde devasa balina köpekbalığı olan akvaryumdan bahsediyorum. Ancak benim gibi Filipinlere gitmeyi kafaya takmış birisinin bu balıkları orjinal ortamlarında yani denizde görme şansını denemek istediğinden dolayı bu hakkımı saklı tutum. Ama giden arkadaşlarım çok beğendiler.

      Biz onun yerine Universal stüdyolarına gittik. Bu ismi daha önce duymadıysanız çok büyük ve ünlü temalı park olarak kısaca özetleyim. Buraya ancak bir tam gün ayırmalı ve erken gitmelisiniz. Gitmeyi düşünürseniz açılış saatleri fiyatları incelemenizi önemle öneririm.

Osaka kalesi de etkileyici görüntüsü olan bir yer. Korunma amaçlı çevresi küçük göletlerle ve surlarla çevrili. Görüntüsü muhteşem ve ama ben size Hiroşima kalesini öneririm.



     Böylelikle bir günün sonuna gelmiş olduk. Sanırım Japonya'da en çok bu günde yorulacaksınız. Biz erken kalkıp sabah Nara, öğleden sonra Osaka yaptık. Siz zamanınıza göre planlayın artık. Yorucu yaptım ama sorun bakalım niye yaptım? Değecek mi? Bence kuşkusuz değecek. Nara kentine gitmezseniz çok dinlendirici olabilir ancak o geyiklerle dolu muhteşem çayırları, elinizle geyik besleme şansını ve Japonların geleneksel kültür mirası olan bir kenti bir daha nerede göreceksiniz?


İstasyonun büyüklüğünü varın siz düşünün

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page