top of page
Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

Lozan, Cenevre, Möntrö: Leman Gölü Çevresi

Güncelleme tarihi: 23 Oca 2022

      İki ülkeyi kapsayan farklı tarzları olan beş yerleşim seçtim sizlere eğer isterseniz bunu biraz kısaltmanızda mümkün. Güzel bir havada hele ki bir bahar gününde geziyorsanız çok keyif alacağınızı düşünüyorum. Globalleşen dünyada sınırları aşmak ve geri dönmek sizin için eğlenceli bir deneyim olacak.



    Başlangıç noktasını bizim yaptığımız gibi Lozan yaptım, siz kendi arzunuza göre yeniden yapılandırabilirsiniz. Kısa bir Lozan yürüyüşü yapıp Mötrö oradan Cenevre’ye oradan da isteğinize bağlı olarak Fransa'ya ilerleyeceğiz. Lozan oldukça güzel ancak çok dik ve zor bir yerleşimi var. Sabah bölümünde Ouchy semtinde dolaşmayı planladım. Bu esnada ve Cenevre yolunda Leman gölü bize eşlik edecek. Leman gölü hilal şeklinde ve çok büyük olmasına rağmen, gerek temizliği, gerekse etrafındaki dağ ve harika görünümlü yerleşimlerle eşsiz bir göl.



     Bugün olabilecek en makul seçenekleri seçmeye çalıştım, sizi çok yormadan (lafın gelişi söylüyorum), ama çokta boş bırakmadan ilginç bir program yaptım. Bu yerlerden bir tanesini çıkarsam çok yavaş olacak bir plan yapılabilirdi ancak bu da benim tarzım değil.


      LOZAN (LAUSANNE)

    Jura dağlarının eteklerinde, Leman gölünün kıyısında 130.000 nüfuslu bir yerleşim yeri burası. Türk tarihine mal olmuş antlaşma nedeniyle adını bilmeyen kimse yoktur sanırım. Ama silueti ve kendi hakkında gidene kadar pek bir fikrim yoktu doğrusu. Oldukça dik bir yerleşim yeri Lozan. Üst mahalleleri ile alt mahallesi olan Ouchy (uşi) arasında 500 metre rakım var. Acayip dik bir yer Artvin gibi diyeceğim ama göl kenarı bir yerleşim.



     Kent merkezi bana sıkışık ve bunaltıcı geldi ama Ouchy semti güzel ve elit. Kentte gezerken oldukça dikkatli olmak gerekir çünkü yanlış bir kavşaktan dönerseniz gitmek istediğiniz yerin oldukça uzağında bulabilirsiniz kendinizi.



     Gezilecek yerler arasında ilgi çekici olan üç yer var ve bunlar yan yana yerleşmişler. İlki Beau Rivage Sarayı, şimdilerde bir otel olarak hizmet veriyor ve nefis bir tesis. Bizim için önemi Lozan antlaşmasının imzalandığı yer olması.



     İkinci tesis Lausanne şatosu hoş bir yapı, görsel güzelliğinin yanında Uşi anlaşmasının yapıldığı bina aynı zamanda. Uşi, Lozan’ın bir semti aslında ve bu anlaşmada Avrupa’da Lozan anlaşması diye biliniyor. Ancak karışmaması için Osmanlı Devletinde Uşi anlaşması diye isimlendirilmiş.



     Üçüncü yer Uluslararası Olimpiyat Merkezi (IOC) ve Olimpiyat Müzesi içi de bahçesi de gezilmeye değer. Bu tesisler arasında çok güzel göl manzaraları arasında yürürseniz çok güzel resimler çekebilirsiniz.



      MÖTRÖ (MONTREUX)

     Leman gölü kıyısında kurulmuş 35.000 kişilik asil ve zengin bir tatil kasabası. Ülkemizde Boğazlar Sözleşmesi nedeniyle adını bilmeyen yoktur. Çokta büyük olmayan güzel binaların ve çok bakımlı villaların göl kıyısına dizildiği bir yer. İçerisinden arabayla geçerken bile sizi oldukça etkileyecek.




    Bu tablo gibi bu mekânda yol alırken meşhur Montrö anlaşmasının imzalandığı binayı göreceksiniz. Bu binanın önünde araçtan inmenizi Fredy Mercury'nin heykeline kadar sahilden yol almanızı öneririm. Leman gölü manzaraları sizi büyüleyecek.



    Kasabanın hemen dibinde bulunan masalsı Chillon Şatosu içinse bir mola vereceğim. İçine verilecek parayı hak etmediğini düşündüğüm için sizi içerisine sokmayacak bile olsam dış görüntüsü ve önünde çektirdiğiniz pozlar sizi başka âlemlere götürecek. Sanki Rapunzel veya Sindirella için yapılmış gibi duruyor. Kendi çok acayip görkemli değil ama konumu ve çevresiyle yarattığı etki çok yıkıcı.




Möntrö'den göl kıyısı

Möntrö

    CENEVRE (GENEVE )

   Möntrö'den sonra rotanmızı İsviçre’nin Zürih’ten sonraki ikinci büyük kenti Cenevre kentine çevirebiliriz. Kent merkezi 200.000 nüfuslu ancak alanı çok küçük olan kantonda 475.000 nüfusu ile ülkenin en yoğun nüfuslu kenti. Rakım ise Leman gölü yüzeyinde 376 metreymiş. Ayrıca 2011 yılı tahminlerine göre komşu Fransız bölgelerde İsviçre pasaportlu 915.000 kişi yaşıyormuş. Ama sanırım onlar daha ucuz diye oraları seçiyorlar. Cenevre’nin nüfusunun üçte birinden fazlasını yabancılar oluşturuyor olsa da ısrarcı bir Fransız kültürü etkisi çok baskın.



     Dünyanın en yaşanılabilir şehirleri listesinde uzun süredir ilk onda yer alıyor (bu arada İstanbul yaşanılabilirlik sıralamasında 110. Sıradaymış), ve en pahalı kentleri sıralamasında ilk beşteymiş. Ama öyle kıyıda kalmış sakinde ondan yaşanılabilir hissi vermesin size. Birleşmiş Milletlerin Genel Merkezi, Dünya Sağlık Teşkilatı Merkezi, Unicef’in Merkezi, CERN’in Merkezi, Kızılhaç ve Kızılay örgütlerinin merkezi, UEFA Merkezi (Nyon’da), Dünya Finans Borsası, Uluslar Arası Çalışma Örgütü (İLO), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Antlaşmaları Merkezi (gatt), Dünya Çikolata Borsası gibi birçok kurum burada yer alıyor. Ayrıca Cenevre İsviçre’nin en ünlü saat üretim merkezlerinden biri. Bu nedenle de pek çok yabancı yaşıyor burada ve uçaklar hep pahalı. İsviçre’nin gıda üretiminde zaten pek üst sıralarda olmadığını da düşünürsek, pek çok zenginin iş ve kayak için akın ettiği ve her gıdanın dışarıdan geldiği dolayısı ile pahalı ama gösterişli bir kent burası. Savaş sahalarında asker olmayanlara karşı ve harp esirlerine karşı yapılacak muameleleri ele alan "Cenevre Konvansiyonları" bu şehirde imzalanmış.



      Cenevre, güney ve doğusunda Alpler, kuzeyi ve batısında Jura dağları ile çevrelenmiş bir yer olduğundan pek çok kayak merkezinin arasında kalmış bir kent. Avrupa’nın en yüksek dağı Mont Blanc ta sadece 90 km uzaklıkta.



     Şehir Avrupa’nın ikinci büyük gölü olan Lac Leman kıyısında kurulu. Havuz problemlerini andıran bir göl aslında bu, çevresindeki dağlardan beslenip Cenevre’den başlayan Rhone nehrinden boşalıyor. Bu durum aslında tüm İsviçre gölleri için geçerli hepsi dinamik bir yerlerden besleniyor, ya başka bir göle ya da bir nehre akıyorlar. Durağan göl yok burada. Göl ve nehir yalancı bir boğaz havası vermiş buraya bir çift taraflılık var. Ancak Basel veya İstanbul gibi bir şey oluşmasın gözünüzde, birbiriyle yarışır asalet ve seçkinlikte, çok durağan eşit iki parçadan söz ediyoruz burada.



      Kent gezinizi ilk olarak Rhone nehri üzerindeki Jan Jacques Rousso köprüsü ile başlatabilirsiniz. Kentin asil ve seçkin yüzünün görülebildiği bir yaya köprüsü. Kısa bir yürüyüş ile birkaç öne çıkan yerleri görüp kentten ayrılabilirsiniz. Sonuçta oldukça düz bir kenttesiniz bir kaç göl kıyısı manzarası dışında çok fazla manzara bulmak zor.



     Şehrin sembolü haline gelmiş Jet d’Eau fıskiyesi görülmeye değer. Saniyede 500 litrelik suyu, saatte 200 km hızla, 140 metre yüksekliğe püskürten fıskiye dünyanın en büyüklerindenmiş. Çok etkileyici değil ama güzel bir görünüm kattığı kesin.



    Görmeyi planladığım bir diğer yer ise çiçek saat. Saat endüstrisinin merkezlerinden olan Cenevre'nin sembollerinden biri çiçek saat ve İngiliz bahçesinde yer alıyor. Mevsime göre çiçekler değiştiriliyor ve bazen 6.000 üzerinde çiçek bulunuyormuş. Siz hangi formunu göreceksiniz bilmiyorum ama çok farklı tasarımlar yapıyorlar. Orijinal bir çalışma. İngiliz parkı, saatin içerisinde bulunduğu çok ta büyük olmayan park ve şehrin çekim merkezlerinden. Seçilen ağaçlar ve göl kıyısındaki konumu ile dinlendirici bir yer.



     Cenevre’de pek çok müze var ama biz pek çok noktaya uğramak istediğimizden dolayı müze gezmedik. Merak etmeyin ben sizin için hepsini inceledim saat müzesi dışında öyle çok ilginç müzede yok. Saat müzesine gitmezseniz ana alışveriş caddesi Rua de Rhone’de kısa bir yol yürüyüş yaparsanız zaten dükkânların yarısı saatçi saat müzesine gitmiş kadar olursunuz. Sizin zevk bilemiyorum ama dünyanın en pahalı kentleri sıralamasında ilk beşte yer alan bir kentten saat almak iyi bir seçimde olmayabilir. Ama benim çocukluktan beri hayalim bu, 50.000 dolara bir Rolex almam lazım diyorsanız, tam aradığınız yerdesiniz.


     Cenevre için tüh diyebileceğimiz tek aktivite Mart ayındaki Cenevre Otomobil Fuarı. Dünyanın otomobil vitrini 700.000 den fazla insan tarafından ziyaret edilirmiş. Yenilikler, yeni modeller ve tasarımlar hep burada görücüye çıkarmış.


Jean Jack Rousso köprüsü

    İki saat kadar vakit geçirerek Cenevre’den ve hoş anılarla ayrılacağınızı sanıyorum. Ben düz şehirleri pek sevmem, manzara ve sürprizler azdır. Burası da bu bakımdan beni pek yanıltmadı, çok asil, çok zengin ve fazla elitist görüntüsünün yanında, durağanlık ve sıradanlık gizli. Siz bana pek bakmayın, benim burnum pek havada biraz zor beğenir oldum, zengin turlarının ambalajında gösteriş ve itibar unsuru olarak tanıtılan bir kente burun kıvırmam benim şahsi seçiciliğimden kaynaklanıyor. Bakalım sizde nasıl bir his bırakacak.

Cenevre için bu kadar lakırdı yeter, artık yolumuza devam ede biliriz. Sırada minik ama sıradışı Yvoire var, ilk hedef Fransa ileri.


Mötrö'den göl manzarası

     YVOiRE

    Fransa toprakları içerisinde bir yer 800 yıllık bir yerleşim burası. Avrupa’nın en iyi çiçeklendirilmiş köyü ödülüne sahipmiş. Fransa’nın İsviçre ile paylaştığı Leman Gölü’nün kıyısında. Görkemli şatosu, taş döşeli daracık sokakları, rengârenk butikleri, enfes dondurmacılarıyla ortaçağdan kalma otantik etrafı surlarla çevrili bir köy Yvoire. Taş döşeli, daracık yolların dimdik uzandığı, kiremit kaplı çatılarıyla küçücük evlerin sağda solda sıralandığı şirin bir köy. Taştan, kocaman bir küpü andıran, hemen önündeki taraçasıyla, etrafını saran duvarlarıyla dikkat çeken şatosu var. Başta Fransızlar olmak üzere her yıl binlerce turisti ağırlayan, 1959’dan beri “en iyi çiçeklendirilmiş köy” yarışmasında ödüle doymayan ve aynı unvanı 2002’de Avrupa çapında da kazanan Yvoire, baktığınız her köşede, girdiğiniz her sokakta bir sürpriz saklayan, ev yapımı reçeller, sirkeler satan butikleri, el sanatları sanat dükkânlarla dolu.


internet resmi

internet resmi

    Hani Sicilya'daki Erice’nin göl kıyısında düzlükte kurulmuşunu düşünün. Sonra onu 3 ölçek küçültün. Bayağı bir çiçeklendirin işte öyle bir yer burası. Lozan ve Cenevre’nin ciddi, asil ve aristokratik havasından sonra sekiz yüz yıllık bir köye gelmek size nasıl gelecek bilemem ama bir saat Yvoire macerasının sizin için hoş bir anı olmasını umuyorum.


internet resmi

     ANNECY

     Annecy (telaffuzu Ansi), Fransa’nın İsviçre sınırında 70.000 kişilik bir şehridir. Kendi adıyla anılan gölün kıyısında yer alan bu küçük şehir dünya animasyon film festivali gibi önemli bir organizasyona ev sahipliği yapmaktaymış.



     Bu kent çok güzel gölü ve manzaraları ile son derece ilgiye değer bir kent. Ben bu yerleşim için Fransa bölümünde özel bir yazı yazdım.



    Çok etkileyici çok farklı ve çok dinlendirici bu tarih ve manzara kentini mutlaka planlarınıza dahil edin derim. Detaylı bilgi için buyurun Annecy yazımıza.



1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


mhinceoglu
Nov 10, 2019

Sonbahar veya ilkbaharda güzellik sizi çok etkileyecek.

Like
bottom of page