top of page
Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

ESTONYA "Gezi Rehberi"

    Estonya gezi rehberine güneyden Letonya sınırından başladım çünkü biz gezi planımızda Letonya ile Estonya'yı beraber gezdik. Eğer siz de böyle düşünürseniz ülkeye ilk giriş yeriniz güneyden Parnu olacaktır. Öncelikle Letonya gezi planını okumanızı öneririm. Yaklaşık iki günlük bir Letonya gezisi sonrasında yolculukla beraber iki buçuk gün Estonya ülkesi için yeterli olacaktır.



     PARNU (Kesklinn)

    Sınırdan 65 km yolumuz var Parnu için. Parnu Estonya'nın bir şehri; kış nüfusu 70.000 yaz nüfusu ise 250.000. Anlayacağınız Parnu, Estonya'nın yazlık başkenti. Aynı Letonların Jurmala'sı gibi Estonlar da yazları Parnu'ya göç etmeyi seviyorlar. Dünya literatürüne baksan Türklere göçebe kavim derler ama bu Baltık milletleri de az değil hani.

   Tarihi belgelerde Parnu şehrinden ilk kez 1251 yılında söz edilmekte: 14. yüzyıl başlarından 15. yüzyıl sonlarına kadar kuzey Avrupa ve Baltık denizinde ticareti düzenleyen Hansa Birliği'nin önemli bir liman kenti olan Parnu, bu dönemde refaha kavuşmuş. Günümüzde Parnu'nun Estonya'nın yazlık başkenti olarak bilinmesinin sebebi uzun, beyaz kumlu, güzel bir kumsala sahip olması. Deniz bazen mavi, bazen siyah ve bazen kahverengi görünüyor. Bu durum Baltık Denizi'nin bir özelliği ancak bana pek sempatik görünmedi. Parnu aynı zamanda kaplıcaları ile de ünlü. UNİCEF, Parnu'ya 2004 yılında ''Çocuk ve Gençlik Dostu Şehir'' unvanını vermiş.

    Güze, alımlı bir yer. Hoş evler var; ahşap orjinal binalar hemen dikkat çekiyor. Ama peşinen söyleyeyim bir Jurmala değil. Oranın vahşi yeşil ve orjinalliği burada yok. Binaların tarzındaki farklılıktan dolayı Letonya Estonya farkı da hemen dikkatinizi çekiyor. Burası öğle yemeği ve çarşıda dolaşma molası vermek için iyi bir nokta. Ayrıca Estonya'nın 210 yıllık Kalev çikolata fabrikasının buradaki satış dükkanına uğrayarak çikolata tadımı yapmanız mümkün. Eğer severseniz aynı dükkanın büyüğü Tallinn'de de var oradan nihai bir satın alma işlemi yapabilirsiniz.Yemek ve çikolata, birazda alışveriş haydi yola daha Tallinn için 125 km var. Bu yollara bakınca insanların Baltık zinciri için el ele tutuşmasına bir kez daha saygı duydum (bakınız Letonya rehberi). Letonya ve Estonya'da topografya dümdüz. Öyle ki her ikisinin de en yüksek noktası 320 metre ve ne tesadüf ki her ikisi için de teleferik yapmışlar görmemişin dağı olmuş hesabı.



       TALLİNN "Kuzeyin incisi"

    Bugün rotamız Estonya’nın başkenti Tallinn kenti olacak. Kent konum olarak Finlandiya’nın başkenti Helsinki’nin 75 km güneyinde yer alıyor. Baltık denizine kıyısı olan en önemli liman kenti. Tallinn’in tarihi merkezi 1997'de UNESCO’nun Dünya Mirası Listesine alınmış, cidden de adamlar gözlerinin içi gibi bakıyorlar gibi görünüyor kıskanmamak elde değil. Tallinn, içinde bulunduğumuz modern çağda " kuzeyli tarzı orta çağı " hissettirebilecek ender yerlerden. Rönesans döneminden kalan birçok yapıya ev sahipliği yapan küçük ve sevimli şehir Tallinn’de dolaşırken, dar sokakları, kaleleri ve kuleleriyle Orta Çağ’da yaşıyor hissine kapılıyorsunuz. Eski kentte tarz, tam bir Orta Çağ konsepti.



    Finlandiya'da toplumda yüksek olan alkolizm problemini çözümlemek için alkole yüksek vergiler koyduğu için içkiler ateş pahasıymış. Oysa Helsinki'den gemiyle sadece 2 saat uzaklıktaki Estonya'da içkiler neredeyse dörtte biri fiyatına satılınca Estonya ve özellikle Tallinn, ucuza içmek isteyen Finlandiyalılar tarafından sık sık uğranılan bir yer haline gelmiş. Bugün de kafanızı nereye çevirseniz Finlileri görüyorsunuz. Bu sayede Tallinn sadece bir turizm merkezi haline gelmemiş aynı zamanda zenginleşerek internet ve yazılımının önemli merkezlerinden biri olmuş. Buradaki ucuz ve eğitimli iş gücü özellikle internet firmalarını çekmiş ve sonuçta Skype bir Finlandiyalı ve bir Estonyalı ortak tarafından kurulmuş.



   Tarihi kent şehrin en önemli ilgi odağı. Burada gezip dolaşacaklarımıza şöyle bir göz atmak yararlı olabilir. Gezme rotası arzunuza göre değişkenlik gösterebilir sıralamayı kendiniz ayarlarsınız. Ancak bütün bu yerleri görme, mekanları deneme ve her türlü değişik aktiviteyi yapmanızı öneririm.



    Tallin Surları

    Ne yani kale duvarımı göreceğiz demeyin. Orjinal tasarım kuleleri bu kente ruh katan birer sembol olmuşlar. Oldukça korunmuş durumda ve benden on numara alıyorlar.



     Viru kapısı ve caddesi

    Viru caddesi aşağı mahallenin başlangıç bölümü. Burası hem turistler hem Estonyalılar için popüler bir mekan. Girişi ve eski kentin başlangıcı her daim çok hareketli ve çok renkli görünümde. Ancak bu renk bizim gittiğimiz mevsimde beyaz renkti. Girişte güzel ahşap eşyalar satan hediyelikçiler var. Buradan çok lezzetli bal aldık, bal seviyorsanız düşünebilirsiniz. Ayrıca geyik eti de, satılan materyaller arasında.



     Allinn

   Eski kentin aşağı mahallesine verilen isim. Tamamen kuzeyli ortaçağ konseptinde bir bölüm. Eskiden yönetici olmayan insanların yaşadığı bu bölüm bugün artık tamamen turistik dükkanlar, restoranlar ile dolu. Dükkan demişken Estonya'da el yapımı obje ve değişik materyaller satan çok fazla mekan gördüm sanırım sizin içinde çok ilgi çekici olacak.



    Bu bölümdeki evlerde de bizdeki avlu mantığının birebir aynısı var. Aramızda iki büyük fark var. Farklardan birincisi onlar bu yıla kadar korumayı başarmışlar ama biz başaramamışız.



    İkinci fark ise onlar tarihlerinden, atalarından, dillerinden, kıyafetlerinden, yaşayışlarından utanmıyor, tam tersine bunu gururla yaşatıyorlar. Herkes yerel kıyafetlerle dolaşıyor. Helal olsun diyorum ve devam ediyorum.



     Olde Hansa Restaurant
    Olde Hansa Restaurant abartılı ortaçağ atmosferinde tadına bakmadan dönülmeyecek lezzetler sunuyor gibi görünüyor. Burada yapılan tarçınlı bira ise kesinlikle unutulmayacak şahane bir lezzet olarak belirtilmiş. Mekan tamamıyla ortaçağ tarzında garsonlar ve çalışanlarda bu duruma uyumlu tarzda giyiniyorlar. Biz Letonya'da Rozengraal restoranında yediğimiz için burada yemeyi tercih etmedik ama düşünebilirsiniz. Yemekler ve giysiler oradan farklı, fiyatlar çok ucuz değil ama benzersiz bir deneyim olabilir.


    Tallinn Old Town Meydanı

    Bu meydan sizi hemen Ortaçağ’a taşıyıverecek güzelliklerle dolu. Etraftaki dik çatılı renkli binalar, hoş kafeler ve Elf güzelliğiyle Kuzey Avrupa’ya hayran bırakacak genç erkekler ve kızlarla dolu bir meydan. ‘Ortaçağ atmosferine giriş’ dersi için ideal başlangıç burası. Bu arada Estonların yaklaşık dörtte biri ormanlarda elflerin yaşadığına inanırlarmış belirteyim. Bu meydanda halen faal olan 500 yıllık bir eczaneye var ilgi çekici bir mekan görmenizi öneririm.



   Drakoon restoran:

   Belediye binasının altında bir orta çağ restoranı. Nefis geyik eti çorbasını tatmadan dönmeyin.

    Oleviste Kirik :

    Norveç Kralı Olaf II Haraldsson adına inşa edilmiş bir kilise. 14. yüzyılın en uzun yapısı olduğuna inanılan yapı başlangıçta 150 metreden biraz uzunmuş. Depremde üst kısmının yıkılması ve restorasyonlar ile 16. yüzyılda bugünkü uzunluğuna erişmiş. Toplamda 123 metre uzunluğa sahip olan kulenin 60. metresine kadar çıkılabiliyor. Ancak çıkış aşaması biraz zorlu. Merdivenleri oldukça dar ve iki kişinin geçmesi için tarafların oldukça samimi olması gerekiyor. Özellikle klostrofobisi olanları biraz daraltabilecek gibi görünen bu yolculuk için incelediğim fotoğraflarda ilk dikkati çeken şey darlık değil basamakların asimetrik yüksekliği oldu. Tamam kardeşim bu binayı çok eskiden yaptınız, şartlar zorluydu falan ama hiç göz ve izan yok muydu sizde ki her basamağı farklı yükseklikte yaptınız diyesi geliyor insanın. Ancak yukarı şehirde yeterince manzara balkonu olması nedeniyle biz çıkmadık. Hani çok macera meraklısı değilseniz size de önermem.



    Balthasar Restaurant
   Raekoja platz yani belediye meydanında bir yer. Sarımsak temalı bir mekan; sarımsağın çorbası, yemeği, etlisi, salatası her bir haltı var. Sarımsağın girdiği her şey güzel olur derler ya bu fikre olan inanç üzerine kurulmuş bir yer. Bu yüz yıllık restoran iç dekorasyon olarak da ilgi çekici. Sarımsaklı dondurması dahi var, eğer denemek isterseniz bakabilirsiniz. Bana sarımsak ile dondurmanın evliliğinden sakat bir çocuk doğar gibi geldiği için denemeyi düşünmedim.


    Fat Margaret ve Büyük sahil kapısı : Aşağı kentin sahile bakan ucunda bir kapı ve onu korumak için yapılmış bir kule. Adının kökeni ile ilgili iki değişik rivayet var. Hoş ama öyle pek de görkemli bir yer değil.


Tavan arası kaç daire var merak ettim doğrusu.

   Yukarı mahalle ( Toompea)

   Bir bakışta hem eski şehri, hem limanı, hem de yeni şehri görebileceğiniz bu tepe vakti zamanında kenti idare edenlerin yeriymiş diyeceğim ama halen Estonya buradan idare ediliyor. Tepenin, sayısı altı olan "manzara terasları" çok sarsıcı ve farklı temalarda manzaralar sunuyor. Tallinn denince önce bu manzaralar gelecek gözünüze.



   Alexander Nevsky kathedral

      Tipik Rus tarzında inşa edilmiş bir Ortodoks katedrali. Mimarı Mikhail Preobrazhensky adlı bir Rus. Bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş. Ancak o zamanlar Ruslar buralarda çok popüler olmadıkları için katedrale çok da sempati duyulmazmış. Buna karşın St. Petersburg havası yaratan çok gösterişli ve alımlı bir yapı. Dışı hakikaten çok güzel. Bu yapıyı gözden kaçırmanız zor çünkü oldukça çarpıcı bir bina.



     Nicholai Kirik
    Eski, kuzeyli ama aslında sıradan görünümlü bir gotik kilise. Ancak içinde orjinal bir resimli mezar bölümü var ki hayli ilgi çekici. Resmin altında; '' İster kral ol, ister dilenci, ölüm asla ayrım yapmayacaktır. '' diyor. Yerde ise gerçek mezar taşları ve mezarda yatanlar ise Estonya'nın eski kralları.


     Uzun Hermann ve kale

   Estonya kalesi adı verilen ama kale ile ilgisi olmayıp düpedüz bir bina olan yapıya iliştirilmiş ince uzun bir kule var. Kulenin adı uzun Hermann. Buralarda bu tür yapılara lakap takma adeti var anlaşılan. Binaya kale diyoruz bari bir kule yapalım da kaleliği belli olsun demişler sanırım. Bina eskiden Estonya kralının eviymiş. Şimdi ise Estonya parlamentosunu barındırıyor.


Kale dedikleri bu yapı şimdi parlemento binası.

    Koopa Gallery

   Yukarı kentte yerleşmiş tuhaf objeler satan bir tasarım dükkanı. Resimlerini çok sevdim fiyatları biraz yüksek ama bir tane almak isteyebilirsiniz. Bu obje el işi ürünler satan dükkanlar ve kehribar ya da bu ülkelerde bilindiği adı ile amber dükkanları hayli ilginç. Letonya yazısında da bahsettim amber Baltık ülkelerinde çok yaygın çıkarılıp satılıyor. Tallinn'de Riga'dan geri kalmayacak miktar ve çeşitlilikte amber dükkanı var.


Kale ve Uzun Hermann kule

    KALEV Çikolataları

   Estonya'nın 1806 yılında kurulmuş yerel çikolata markası. Biz lezzetlerini çok beğendik doğrusu. Eğer siz de Parnu'da beğenmiş iseniz buradaki mağaza çok daha kapsamlı ve çok fazla çeşit var. Sizin için tatlı bir anı olabilir.


Tarihi şehrin dışından.

    Birde burada hiç yazmadığım dekor oluşturan hatta bir film setini andıran dar sokaklar. Sempatik binalar ve sivri çatılar da eski kentin süsüne tarz katıyor. Surların dışına çıktığınız anda ise bambaşka bir dünya başlıyor. Renkli camlarla kaplı modern bir başkent var dışarıda.



    Rocca Al Mare Açık Hava Müzesi :
    Bu enfes "müze park" yaz mevsimin de gidiyorsanız tatilinizin en unutulmaz gezisi olabilir. Ormanları, dönemsel yerleşim kültürünü ve açık hava gezintilerini kapsayan tam bir gün ayrılabilecek bir yer. Estonya halkının tarihi boyunca nasıl evlerde yaşadığını canlı örneklerle görmek mümkün. Her evin kapısında oturan sevimli amca ve teyzelerle sohbet etmek onlardan yerel adetleri öğrenmek mümkün. Biz ormanlık alanda evlerin arasındaki boşluklar çok üşütücü olacağı için gitmedik.

Amber minik veya büyük her tür eşya yapımında kullanılmış.

     Ülemiste Keskus

     Kentin en büyük alışveriş merkezi. İçerisinde 130 kadar mağaza ve büyük bir hipermarket barındırıyor ve havaalanının yaklaşık 500 m uzağında. Dönmeden önce bir süre burada vakit geçirip bir şeyler alabilme olanağınız var.

    Böylelikle Letonya'dan Estonya'ya uzanan yolumuzun sonuna gelmiş oluyoruz. Bu oldukça beğendiğim iki ülke ilgili son bir saptama yapmak istiyorum. Leton ve Estonlar sinir bozucu güzel insanlar. Oldukça naif ve sessizler.


Bana uzun uzun poz veren minik.

   Estonya derin bir ortaçağ kültürünün yanında doğu bloku ülkesi görünümü de taşıyan bir ülke. Tüm Estonya'nın öne çıkan dikkate değer tüm noktalarını özetlemeye çalıştım. Umarım seversiniz.

0 yorum

Commentaires


bottom of page